Analitik ve Sentetik Yargılar

Felsefe tarihinde yargılar, özne hakkında yeni bir şey söyleyen yargılar ile yeni
bir şey söylemeyen yargılar olarak iki farklı açıdan incelenmiştir. Analitik yargılar, özne
hakkında yeni bir şey söylemeyen ve bu yüzden yapısı gereği zorunlu ve evrensel olarak
doğru olan yargılardır. Örneğin “Bekar, evlenmemiş olandır” yargısı böyle bir yargıdır.
Evlenmemiş olmak, bekar sözcüğünde zaten içerilmektedir. Yine “cisim yer kaplar”
yargısı da analitik bir yargıdır. Çünkü cisim sözcüğü uzayda yer kaplayan şey
anlamındadır ve anmış olduğumuz cümlenin yüklemi, cümlenin öznesi olan “cisim”
kavramı hakkında yeni bir bilgi sunmaz. Yalnız “cisim ağırdır” yargısı analitik bir yargı
değil sentetik bir yargıdır. Sentetik yargılar yüklemin özne hakkında yeni bir şey
söylediği yargılardır. Yani sentetik yargılarda yapısal olarak şu durum bulunmaktadır:
Yüklem, öznenin tanımında olmayan yeni bir şey söyler. Cisim sözcüğünün tanımında
ağır olmak yoktur. Şu halde bu yargı, yeni bir bilgiye işaret etmektedir.

Çağlar boyunca “5 + 7 = 12” yargısının analitik bir yargı olduğu düşünülmüştür.
Yani “5 + 7”nin “12”yi zorunlu olarak içerdiği düşünülmüştür. O halde “12”, “5 + 7”
üzerine yeni bir şey söylememektedir. Yalnız Immanuel Kant’ın bu konudaki görüşleri
farklıdır. Kant ünlü yapıtı Salt Aklın Eleştirisi’nde, 5 ve 7’nin toplamı kavramı ne kadar
analiz edilirse edilsin, 12 kavramına mantıksal olarak ulaşılamayacağını savunur.

Yorum bırakın